“Beklentim Olur
Musun?”
Merhaba. Yenice atlattığımız Kudüs travmasının ardından, bugün biraz daha mistik bir yazı ile karşınızdayım. Dünkü (27.07.2017) İstanbul Yağışını saymazsak bugün sakin geçiyor, Hamdolsun. Bildiğiniz üzere dün, İstanbul ve Marmara Bölgesi hafif çapta bir sel felaketini ucuz atlattı.
Bu gibi olaylara, doğal afetlere, ibret nazarında bakılması gerek aslında. “Yine başladı Ruk ahkam kesmeye” dediğinizi duyumsar gibiyim. Peki o zaman, sizi bunaltmadan hemen bugünkü yazımın muhteviyatına geçiyorum. J
**
Bir süredir evdeyim arkadaşlar. O yüzden blogumu geliştirme fırsatı yakalayabiliyorum. Hani varoluşçulukta “anı yakalamak” derler ya, tam olarak öyle bir şey.
Önümüzdeki günlerde bu geniş vakitleri zor ele geçirebileceğimi düşünerek, bu sıralar, bloguma mümkün olduğunca çok yazı eklemeye çalışıyorum. Bir nevi alt yapıyı sağlamlaştırıyorum. Got it? ;)
**
Beklenti Oluşturmak Deyince
Bugün, sizlere psikolojik bir kavramdan bahsedeceğim: Beklenti Oluşturmak.
Öyle çalakalem hayal kurmak değil kastettiğim şey. Ümit vermek,sözleşmek, sözlenmek, nişanlanmak, kur yapma uff..
Hayır efendim, beklenti oluşturmak bunlardan hiçbiri manasına gelmiyor özü itibariyle.
Nedir Peki?
Dilerseniz öncelikle beklenti kavramını netleştirelim.
Beklenti, ileride gerçekleşecek bir olay/durum/hadise -artık aklınıza ne geliyorsa- için bugünden zihnimizde bir şema oluşturulması, bir çeşit çağrışım dizini kurulmasıdır.
6 yaşındaki bir çocuğa annesi “okullar açılsın, seni ana okuluna göndereceğiz” diyor. Çocuk, “ana okulunda bulunmak” la ilgili zihninde bir kalıp oluşturuyor. Salt hayal diyemeyiz bunun için. Zira beklenti, bilişsel süreçleri de içerir çünki. Oysa hayal kurmak bilişsel çabadan çok soyut düşüncenin bir ürünüdür.
Başka bir örnek; “mezun olunca yazılım iyi bir yazılımcı olacağım” diyen bir gencin ailesinin, o çocuğa kpss’ye hazırlanması konusunda baskı yapmaması.
Eğitimde De
Kullanılıyor Beklenti’yi
Sınıf yönetiminin bazı tüyoları vardır, eğitimci arkadaşlar bilir. İşte, beklenti oluşturmak da bu tüyolardan biridir.
Yani siz öğrencilerinizin beklentilerini yapılandırırsanız daha huzurlu bir sınıf iklimi, ikna olmuş ve motivasyonla derslerine yönelmiş bir öğrenci potansiyeli yakalayabilirsiniz.
Öğretmenlerdeki beklenti oluşturma yöntemi ise şöyledir:
“Haftaya laboratuvar’a çıkıp terliksi hayvanın dolaşım sisteminin nasıl olduğunu inceleyeceğiz”
“Şimdiden ailelerinize söyleyin çocuklar, önümüzdeki ay Zeugma Mozaik Müzesi’ne bir gezi düzenlemeyi düşünüyoruz.”
Ergenlerin Son
Sığınağı Da Diyebiliriz
Ebeyevni ile sorun yaşayan, çatışma halinde olan gençlerimizin de tutunacağı bir dal, sığınacağı bir liman sayılabilir beklenti oluşturmak.
Aslında konuyu getirmek istediğim nokta da tam olarak bu idi:
Çatışmalar ve getirisinin yüksek olması istenilen ilişkiler/anlaşmalarda beklenti oluşturma.
Yine örnekle açıklamaya çalışayım.
Diyelim Yurt dışında, Londra’da mesela, yüksek lisans yapmak istiyor olsun bir gencimiz. Ailesi de buna kesinlikle izin vermesin, yok desin, diretsin.
Ergenin takınması gereken tavır şu olmalıdır ailesini ikna etmesi için:
Daha okulu bitmeden 3. – 4. Sınıflarda sürekli Londra’da okuyan öğrencilerden, ders veren hocalardan, sosyal faaliyetlerinden ve ailesine okumak istediği okul hakkında aşinalık kazandırabileceği her şeyden bahsetmesi gerekir.
Aile, her ne kadar konuya tepkili yaklaşsa da, bir süre
sonra farkında olmadan duruma alıştıkları gözlenecek ve bir süre sonra farkında
olmadan “Evet”e kayacaklardır.
(Not: Bu son örneğe sistematik
duyarsızlaştırma da denilebilir ancak bunu şu an için es geçelim)
**
Zıpkın bir gencin asil bir hanfendiye vurulduğunu ve ona evlenme teklifi ettiğini düşünün. Şahsına münhasır handenfi “öldürseler de yok diyor” olsun.
Aradan uzun yıllar geçmesiyle bu hanfendinin zıpkın genci kabul ettiğini gözlemlersiniz. Muhakkak rastlamışsınızdır bu tarz evlenmelere.
İşte, bunun altında yatan sebep de yine o asil hanımın
bilinç altında kendisi hiç farkında olmadan bir “beklentiler zincirinin” oluşmasıdır.
Eurovision 2003
Eurovision 2003’ü nasıl kazandık hiç düşündünüz mü? Hani şu Sertab Erener’in “Every Way That I Can” diye haykırdığı dönemi. Başka birçok parametrenin de etkili olduğu muhakkak; ancak ben azımsanmayacak kadar güçlü bir parametrenin varlığına dikkat çekmek istiyorum.
O yıllar bu başarının altında yatan örtük nedenin ne olduğunu baya tartıştık arkadaşlarımızla. Bunun “üst akılın bir oyunu” olabileceğinden, Türkiye’yi ele geçirmenin sinsi bir planı olduğundan falan bahsetmiştik. (Bkz: 14 yaşın toyluğu)
Aradan çok uzun yıllar geçince, şahsımın psikoloji ilminde biraz daha derinleşmesiyle birlikte, çok farklı bir değişkenin varlığı çekti dikkatimi.
Şöyle ki, solistimiz Sertab Erener ve ekibi, yarışmayı kazandığımız “Every Way That I Can” şarkısını, yarışmadan aylar öncesinden piyasaya sürmüş, official video’ları Avrupa medyasına tanıtmış, demolarını kanallara göndermiş vesaire.
Bu süreçte, elbette ki, Avrupa halkı şarkıya aşinalık kazandı, dinledi, tanıtı, tanıdıkça sevdi ve o gün, Eurovision Şarkı Yarışması ’nın düzenlendiği gece de, aslında eski deneyimlerinden yararlanarak bir yargıya vardılar.
Yani Avrupa’nın “Every Way That I Can” şarkısına “Evet” demesi, beş dakikalık bir performanstan çok, birkaç aylık bi çabanın sonucu idi. Ve bu ise, tamamıyle “beklentilerin” çok çok önceden yapılandırılması ile ilgili idi.
Bilmem Fark Ettiniz
Mi
Bu siteyi kurarken ben de takipçilerime küçük bir “beklenti oluşturma” jesti yaptım, fark ettiniz mi bilmiyorum.
Daha siteyi kurmadan, tasarımını tamamlamadan ve konseptini oluşturmadan hemen yazılara başladım. Bunu yaparak, bir çeşit “aşinalık kazandırma”ya çalıştım takipçilerime.
Bir yandan da “sitemiz yapım aşamasında” diyordum. Bunu diyerek “çok daha güzel bir web sitesine dönüştüreceğiz” beklentisini oluşturmaya çalıştık sizlerde.
Ve hâlâ da yapım aşamasının devam ettiğini vurguluyoruz. Amacımız hem kendimizi geliştirmeye devam, hem de sizlerin beklentisini, ilgisini canlı tutmaktır.
Mark Zuckerberg’in de Facebook ‘u yapılandırmada bizler gibi düşündüğünü unutmayın. Zira gerek Twitter gerekse Facebook sürekli kendini yenilemeye, ek özelliklerle portallarını canlı tutmaya devam ediyorlar. İşte, bu da bizim sitemizi güncellerken uyguladığımız ilkeden farklı bir sebebe dayanmamaktadır.
Direnç Göstermek
Beklenti oluşturmak bir çeşit hipnoz gibidir. (Hakan Mengüç ağabeyimize selamlar)
Örneklerde görüldüğü üzere, beklenti oluşturma yönteminin, tehlikeli olduğu ve bu yöntemle istemsizce kontrolü kaybetme riski bulunduğundan dem vurulabilir. Çünki bizler muhatabımızda ne kadar güçlü beklentiler oluşturuyorsak, bilinç altına o kadar etkili mesajlar göndermiş oluyoruz. Bu mesajları telkin, emir olarak da düşünebilirsiniz.
Bu telkinlerden korunmamın yolu ise direnç göstermektir. Yani, bilinç altımıza mesaj gönderildiğini fark ettiğimiz anda ya o konuşmayı sonlandırıp başka bir konuya geçmek, ya da ortamı değiştirmek; yani o mesajlara direnç göstermek gerekir.
Böylelikle bilinç altımıza salınan bilinç dışı mesajlara maruz kalmamış olabiliriz.
Ancak ben yine de beklenti oluşturma’nın inceliklerinin fark edilip, bu tekniği hayatımızı güzelleştirmek üzere kullanılmasından yanayım.
Eğitimde bile büyüsü anlaşılmışsa “beklenti olayı” aslında güzel bir şeydir değil mi?
**
Yine bir beklenti oluşturarak yazımı sonlandırayım.
“Güzel yazılarda buluşmak ümidiyle” J
Sevgiyle, hoşça kalınız.
28/07/2017 | Rukiye Eğlence
İlk kez bu kadar uzun ve ayrıntılı blog yazınızı gördüm. Yazmayı özlemişsiniz, belli. :)
YanıtlaSilAli Hocam vaktim olsa daha uzun yazarım, emin olun. Bunlar hep müspet zamanlarda, çalakalem yazıya döktüklerim.. İlginize minnettarım :))
Sil