Ruk Ailesinin Yanında



Bu şiiri 2008 yılında karalamışım. Zaten 1 sene sonra okuduğum bir ayet üzerine şiir yazmayı hepten bıraktım. (Biraktım derken Trol şiirler yazdım)

Bakın o da şu ayet.
Lokman Suresi 6: Bayağı insanlardan kimi de vardır ki, bilgisizce Allah yolundan saptırmak ve onu eğlence yerine tutmak için laf eğlencesi (veya boş söz) satın alırlar. İşte onlar için aşağılayıcı bir azab vardır.


Şiiri bırakmam sadece bu ayete dayanmıyor esasında. "Şiir Allahı sır ve güzellik yolunda arama işidir" der Necip Fazıl. Şiir öyle bir muamma  öyle zor-esrarlı bir efsun ki, onu ustalardan başkasının yapmaması gerektiği düşüncesindeyim.

"Şiir işi" ni başarmak zor. Velev ki başardınız diyelim, bu insanlarda ne gibi tesir uyandıracak. Tüm bunun vebalini üstlenmeye hazır ve o kadar cesur mudur şair. Şiirin ve onun mukellefiyetinin kefaretini ödeyebilecek kadar geniş yürekli midir.

Daha açık konuşayım. Şiirde büyüden bir parça olduğuna inanıyorum ben. Bu yüzden tehlikeli işte.

Şiir şarkı gibi değildir. Şarkıda kasıt eğlenmek, gönlü eğlemektir. O yüzden propoganda aracı olarak şarkıyı kullanamazsınız tabiri caizse. Çünkü hiçbir beşeriyat şarkıya hoş vakit geçirmek dışında bir anlam ve misyon yüklemez.
Fakat şiir öyle değildir. Şiiri yazarsınız. Hissedersiniz, ona inanır ve başkalarına inandırırsınız. Bakın aşık olduğumuz kıza bile şiir yazmak suretiyle onu kendimize bağlamaya(büyülemeye) çalışırız değil mi. Hatta çok aşıklar bunu gayri iradi bir mesuliyet mesabesine indirerek ondan "kara büyü" diye bahsederler. Çaresizlik yani. Bir çeşit mahkumiyyet. Esaretin farkındalık ve fakat bundan kurtulamama...



***
Taammmam. Çok konuştum. Küçük bir çocukluk hatıramı sizlerle paylaşmaktı muradım. Umarım beğenmişsinizdir.

İstirham ederim,

Sevgiler, Ruk..

0 comments:

Yorum Gönder