Ruk'un Romanla İmtihanı



Merhaba, bu yazımda sizlere Akçakale'nin tüm kitapçılarını gezip nasıl adam akıllı tek bir roman dahi(kendi ilgi alanıma yönelik) bulamayışımı, bölge esnafının kitap kültüründen nasıl uzak oluşunu ve memur kesimin bu vehametin nasıl da farkında olmayışını anlatmaya çalışacağım.

Akçakale'de kitapçı aramamdaki maksat, bölgenin kültür-sanat dokusu ve entelektüel okur-yazarlığı hakkında bir kanıya varmaktı. Normalde de kitaplarımı elden nakit usûlü alıyorum, Gaziantep'ten. Fakat elden dediysem; 20-30 hatta 50 yıllık kitapçılarımız vardır Gaziantep'te: İrşad, Agv, Eyyuboğlu Kitapçıları, Kırkayak Kitapçıları vs... Kızılay'ın sahaflari gibi bu kitapçılar birbirine yakın yerdedir ve nesilden nesile devam eder. Söz gelimi rahmetli babamdan başlarsak, sırasıyla büyük ablam, ortanca ablam, onun küçüğü ablam, onun daha küçüğü ablam ve ben, hepimiz bu kitapçılardan beslenmişizdir. Ana damar medya akımı gibi.

Herneyse. Bunlar, Gaziantep kitapçıları, bir başka yazının konusu.

***

Bildiğiniz gibi arkadaşlar, yaz tatilindeyiz. Öğretmenlerin yaz tatili. Yaklaşık iki ay sürüyor... Yani yuvarlarsak bir de mebbis eokul gibi netten yaptırılan işlemleri saymazsak iki ay.

Tatil başında ilk iş olarak Akçakale'nin en kapsamlı kitap&kırtasiye işletmesi olan Şafak'a vardım. "Okumalık" kitaplar almaktı muradım. Peyami Safa, Mehmet Rauf gibi kıymetli isimleri 5TL'lik raflarda görünce üzülmedim değil açıkçası. Zira bu isimler daha kıymete haiz statülerde bulunmayı hak ediyorlardı.

Aradan zaman geçti. Aldığım kitapları okudum.(Bu arada Gaziantep'e gitme, tatil falan fistan hadiseleri de vukû buldu fakat onları es geçiyorum)

Bir zaman sonra Akçakale'de meskun vaziyet istikamet halinde iken şahsım, tekrar kitap okuma isteği zuhur etti nazarımda. Aslında kitaplığımda Foucault, Nietzcshe, Pierre Bourieu  gibi daha ağır isimler de bulunuyorda fakat yine "okumalık" kitap okuyasım geldi.

Fakat bu sefer, Şafak'taki kitapların tamamını taramış olmanın da verdiği bir özgüvenle, Akçakale ilçesindeki tüm kitapçıları gezip bölgenin genel bir tahlilini yapmak isteği doğdu içimde.

Asıl Olaya Geliyoruz..

Sözkonusu Akçakale'de "okumalık" kitap aradığım o malum günde(15.07.2019) günün sonunda mütemadiyen birkaç kitap aldım ve evin yolunu tuttum. Tabii ki bunlar, ilgi alanım olan siyaset-sosyoloji-psikoloji kitapları değildi. Akçakale mezrasında bu tarz kitapları bulabilmek gibi bir beklentim de yoktu açıkçası. Dediğim gibi, yaz tatilimi kolaylaştırıcı, bana yaz sıcaklarını unutturucu birkaç okumalık kitap olsundu, yeter.

Akçakale'nin Girişindeki Petrol Var Ya,

Hah işte oradan başladım dolanmaya. Teker teker tüm kitapçıları gezip hem bölgenin kitap alt yapısını tespit etmek hem de kendime okumalık kitaplar bulmak niyetindedim.

İşte maceram da böyle başladı. Şimdi sırasıyla Akçakale kitapçılarının hali pür melalini teker teker aktarmak istiyorum.

1.Vatan Kırtasiye: Kepenkler bile açılmamış..

Akçakale'nin girişindeki ilk kırtasiye olan Vatan'ın, hafta içinde bile kepenklerinin çekili olduğunu gördüm. Gaziantep'te olsa bu durumu yadırgar ve sahibini tembel olmakla itham ederdim.

Fakat meskun mahal Akçakale olunca içimden "ehleeenn gardaş(canın sağ olsun, eyvallah)" deyip yoluma devam ettim.


1. Çözüm Kırtasiye: Kepenkler açık ama dükkan kilitli.

"Namaza qittim 5 dakkaya döncem" zihniyeti.. Yani ben öyle olmasını ümit ettim. Mehmet Beyi tanırım, Çözümün sahibi. Birlikte çok iş yapmışlığımız oldu. Sözünün eri, çalışkan bir adamdır. Aslında burada "okumalık" 2-3 kitap bulacağımdan ümitliydim. Fakat dükkanın kilitli olduğunu görünce camekândan içeri Küçük Emrahvari buruk bir bakış savurup mek'anı terk eyledim.

3.Özgenç: Bulduk bulacağız..

Özgenç Şafak'tan sonra Akçakale'nin ikinci büyük kirtasiyesi. Allah'tan burası kilitli ya da kepenkler çekili degildi. Dükkandan girdim içeri.

Okumalık kitap var mıydı acaba diye sormadım tabii ki. "Romanların olduğu bölüm"e beni yönlendirmesini rica ettim genç çocuktan.

Gittim, gittim. Arkada genç bir küçük hanım karşıladı beni. Ona romanların olduğu bölümü aradığım sordum. Eliyle bana 20 cm genişliğinde bir raf gösterdi. Sadece bunlar var dedi. 20 cmlik bu alanda, inanın en fazla 20 kitap vardı. Hanım kızımız, kitap alacak müşterinin başında beklenmesinin anlamsız olduğunu bilmiyor. Kitapları teker teker inceleyeceğimi bilmiyor oluşundan, başımda bir süre bekledi. Ona, beni beklemesine gerek olmadığını, nazik bir dille ifade ettim. Gitmedi. Biraz baktım evirdim çevirdim kitapları. Teklifimi yineledim: "Burada beklemene gerek yok tatlim, ben yavaş yavaş bakarım."

İkinci denememde hanım kız, patronun verdiği başka işlere yönelip beni 20cmlik iktidar alanımda yalnız bıraktı. Ayrıntılara girmeyeceğim. Fakat o kadar isabetsiz kitaplar vardı ki. Bunları herhangi bir insan canlısının, hele de Akçakale'nin zaten okumayı sevmeyen gençlerinin alması fantastik bir hayal ürününden öteye geçemezdi inanın.

Türk Destanlarıyla ilgili bir kitap alıp mekandan ayrıldım.

4.Safak: "Me, The Lord Of The Presses!.."

Mahmut Abi'yi de tanırım ve aramız da iyidir açıkçası. Zaten Akçakale'de yaşayıp onunla iyi anlaşmayan memur hiç yoktur muhtemelen. Çünki muhterem Akçakale'nin gölge iktidarı gibi, devrik lideri, yer altı hükümdârı gibi. İlçede kuş uçsa, Sayın Belediye Başkanımız, Valimiz ve İlçe Milli Eğitim Müdürümüzden evvel kendisinin malumatı oluyor. İstihbarat ağının mükemmel oluşu kadar  geniş yürekli ve insan canlısı oluşu da onu ilçede önemli bir konuma getiriyor. Ona sorduğunuz herhangi bir sorunun cevabını er ya da geç muhakkak alıyorsunuz.

Kitabı Naptın Ruk, Bulabildin Mi "Okumalık"

Evet. Güzel kitaplar var burada. Kitaplar iki kategori olarak tasnif ediliyor. Şaşırmayın: Yeni gelenler ve eskiler olarak. Mesela, 30tl değerinde bir kitap sezon sonunda satılmamışsa, Girişteki Masa'ya transfer edilerek el ayak mesabesine düşüyor. Mesela Türk klasiklerini ve efsane olmuş Tasavvuf kitaplarını görmüştüm. Bunların burada ne işi var?! diye içerledim açıkcası. Zira orada olmayı hak etmeyen kitaplardı.

Toplamda 3 kitap aldım buradan (İskender Pala, Dede Korkut, Seymenler Çıkmazı).

Ardından son kitapçıya, hani umudum da hiç yoktu ya, varmak üzere Şafak'tan ayrıldım.

En son çıkarken Mahmut Abi'nin "ataya babaya rahmet" duaları yankılanıyordu kulağımda.

5.Ergün Kırtasiye: "Roman Var Mı Sizde?"

Bu muhterem bey babanın adını bilmiyorum. Fakat ne arasam, kırtasiye malzemelerini bile bulamıyorum burada. Bazenleri Akçakale'nin O böğürtlen Arab işi şarkılarını son ses açıp adrenalin kasıyor. 45-50 yaşlarında hayattan bezmiş bir ağabeyimizdir kendisi.

Yaşadığım ilk üç travma (Vatan, Çözüm ve Özgenç) den sonra Ergün'den de travmatik bir olay kaldıracak gücüm kalmamıştı. Direkt olarak kapıdan sordum, içeri girmedim. "Roman var mı sizde?"

Bey babam "Yok" deyince "Peki Hayırlı işler" deyip yoluma devam ettim.

Açıkçası bir fırsatını bulduğumda bu Bey Babamı yanıma oturtup iki kelime öğüt vermeyi ne çok isterdim. Böyle giderse dükkanı 6 ayda batacak farkında değil.

Gelen müşteri kapıdan gönderilir mi gözüm?!.. Hele bir sor ne tarz bir kitap arıyormuşum. Aradığım ürün sende olmayabilir, hele sen bir içeri davet et müşterini. Ürün yoksa bile Mahmut Abi gibi yol yordam göster. Gönüller kazanmaya bak. Yüzün turşu satmasın.

Aman.. Boşverin. Akçakale'de dizinin dibine oturtup öğüt verecek o kadar çok esnaf var ki. Hiçbiri çalışmayı sevmiyor.

Çalısmayı sevmeyen insanlardan, esnaf olsun memur olsun hatta amele olsun, hep nefret ediyorum. Bu gerizekkâlılarla 2023 hedeflerine çok varırız. Bekleyin.

Şimdi, 2023 vizyonu deyince, geliştirilebilecek sosyal politikalar ve teşvik modellerine girmeyeyim isterseniz. Bu arada sosyal politika işsize iş, evsize ev, aşsıza aş, hastaya yatak vermek değildir benim düşünceme göre.

Onları öyle bir motive etmelisiniz ki, bırakın iş istemeyi, kendi fabrikasını kurup kendi elemanını istihdam etsin. Bu ise korkuyla karışık sevgi ve aşkla olur ancak. Zamanında ilk okulda ücretli ögretmenlik yaparken nasıl korkuttuysam cocukları, ödev yapma oranı %90- %95 olurdu. 30 kişilik sınıfta 3 ya da 4 kişi ödev yapmazdı en fazla. İşte o ruhu, o motivasyonu ülke geneline yaymak lazım.

Taaamam.

Cok konuştum. Yeni yazılarımda görüşmek üzere inşallah.

Sevgi, saygı ve hürmetlerimi sunuyorum (Yazdıklarımı genelde 40 yaş üstü abilerim okuduğu icin hürmetler diyorum)

---
Hoşca kalınız,

Rukiye Eglence.

0 comments:

Yorum Gönder