Filozofların Aşk Mektupları



Bildiğim tek şey; hiçbir şey bilmediğimdir. Kaç kez agorada toplandık ve tanrısallık konusundaki ortak bakış açımızı tartıştık, ama yine de senin hakkında pek bir şey bilmiyorum. Mesela; her zaman kadın doğumcu muydun? Maddi zenginliğin ötesinde bir erdem gözetir misin? Kaç kardeşin var? Birçok şey ilgimi çekmez, yine de aşk sanatıyla ilgili bir şeyi anladığımı düşünüyorum: Aşk, karşındaki insanı bezdiresiye soru sormaktır. Devam edeyim mi?—Sokrates
Biz tanışmadan önce, bir mağaranın dibinde sıkışıp kalmıştım ve hiç çıkış yolu yoktu. Sonra sen bana ışık oldun ve beni karanlıktan kurtardın. Bir ara birlikte mağaradan çıkıp, aydınlığa kavuşmuş varlıklarımızı kucaklasak akşam yemeğinde, çok sevinirdim. Eğer bana katılmak istersen, ilk gün batımında kıymetli arkadaşım Diyojen harpını çalıyor olacak.—John Locke2
Bu mektubu okumayı bitirdiğinde, aslında bir benlik kavramı olmadığını anlamış olacaksın. “Sen” ya da “ben” yok. Bununla birlikte, deneyimlediğimiz bir çok duygu var. Mesela, ailemin Berwickshire’daki evinde tanıştığımız o gün, benim ateist olduğumu anladığında durmadan ağlaman, diş etlerimdeki rahatsızlığı görüp (iskorbüt) yüzüme tekrar bakmaya kendini zorladığın o zaman… Seni seviyorum ve bu anılar bizi biz yapıyor. Daha esprili de anlatabilirdim, ama bu şaka değil.
—David Hume3
Kıymetli Frank’ım, sana bir anda vurulmuştum. Sadece vizem doluyor diye değil, ayrıca bir Amerikalıya göre gerçekten hoş biri olduğun için. Objektivizm, mutluluğun yaşamın manevi amacı olduğunu iddia eder ve oldukça eminim ki seni objektivize etmek beni mutlu edecek. Kendi gayretinle yaşa, başarıya saygı duy, yatakta kendi tarafında kal… İhtiyacım olan her şey bu.—Ayn Rand
Canım Emilie du Chatelet, bir düşsün sen!
Umarım hoşlanıyorsun kendine güvensiz yıkıcı erkeklerden.
Bir şey varsa eğer sekülerlikten daha çok seveceğim,
O da o gündür seninle buluşup gezeceğim.
Fizik bilimi üstüne çalışmaların kalbimi zayıflatıyor;
“Principia Methematica” çevirinle nutkum tutuluyor.
Gel ateşin elementlerini keşfedelim,
Ve kim bilir daha neler yaşayacağız, öğrenelim!
Fransız hükümeti fikirlerimi bastırmaya çalışsa da,
Olacaksın sonsuza dek her düşüncemin odağında.
Bırak büyüleyici aklından bir şeyler öğreneyim,
Ve bırak bazen aklının ötesini göreyim.—Voltaire
İzin ver, birlikte olmamızın gerekçesini ortaya koyayım. Eğer Aristoteles bir erkekse ve tüm erkekler cinsel ilişkiden hoşlanıyorsa, Aristoteles’in de cinsel ilişkiden hoşlanacağına emin olabiliriz. Tamam, şu an ne düşündüğünü biliyorum; seni sadece bir eğlence aracı gibi görüyor olmamdan korkuyorsun. Ama, sonu mutluluk olduktan sonra ne önemi var. Akşam 9’da buluşuyoruz diyelim mi?—Aristoteles
4
Manayı arzularız ama henüz ona ulaşamadık. Ulaşmaya daha çok gayret etmek yerine, sana arka arkaya altı mektup yazmak zorunda kaldığım ve hiç cevap alamadığım bir dünyayı anlamaya çalıştığımız bir trajik varoluşu yaşamaya prangalıyız. Altı. Anlamadın mı? Seni arzuluyorum ve sana hala kavuşamadım. Bu absürtlüğe neden maruz kalıyorum? Söylediğim bir şeyden dolayı mı? Gerçekten, bana söyleyebilirsin. Evrendeki bu acımasız ve kayıtsız sessizliğe daha fazla dayanamayacağım. Mesela, sadece bir yanıt versen, bayağı iyi olurdu. Ya da, ne biliyor musun? Artık umursamıyorum. Benimle buluşma. Yakında öleceğim ne de olsa ve hayat mana olmadan daha iyi. Böylece asla hayal kırıklığına uğramam.—Albert Camus
Başkaları sana nasıl davrandıysa senin de onlara öyle davranmak gerekir. O yüzden, başıma gelmesini kesin olarak istemediğim bir şey varsa o da yeni bir hayal kırıklığı daha yaşamak. Aynı şekilde düşünmeye, aynı barlara gitmeye devam ederek merhametimizi nasıl artıralım? Değişimin zamanı geldi. Buluşmaların Altın Çağı bitmedi. Hayır, daha yeni başlıyor.—Konfüçyüs
5Sevilen olmak mı yoksa korkulan olmak mı? Korkulan olmayı her zaman tercih etmişimdir, ama seninle artık farklı hissediyorum. Tekrar güvenebilirmişim gibi geliyor, ama sen mesela, birine güvenebilir misin? Hile yapmak ve samimi gibi görünüp aldatmak, siyasi dünyada gerçekten işe yarar. Ama ben sana gerçekten samimi olmak istiyorum. İtiraflarıma Leonardo da Vinci ile bir zamanlar arkadaş olduğumu söyleyerek başlamama izin ver. Değişiyorum, en azından değişmeye söz veriyorum. Bak yeni yıl geldi, 1505. Yeni yıl, yeni ben!—Niccolò Machiavelli
6
Eski bir fotoğrafımıza bakıyorum, ama tam anlamıyorum. Bir bardayız ve bir şeylere dikkatle bakıyoruz, ne olduğunu hatırlayamıyorum. Elli altı olduğunu biliyorum. Gülümsüyorsun ve elinde bir bardak şarap tutuyorsun, bardak neredeyse boş. Elin hafifçe koluma dayanıyor. Normalde, tüm bu işaretleri bilirim. Şarap bizim simgemizdir ve elbette simgelediği umutsuz burjuva idealimizdir. İyi de, tüm bunların anlamı neydi? Bence iyi vakit geçiriyorduk ve sen beni sonra hiç aramadın. Neden? Neyin ters gittiğini, niye aramadığını anlamak için semiyotiğe başvurabilirdim. Açık ki, daha öğreneceğim çok şey var.
—Roland Barthes
Seni çocukluğumdan beri seviyorum. En sevdiğim hatıralarım arasında Trier sokaklarında oynamak ve siyasi liberalizmi birlikte gizlice okumak var. Her ikimizin de dünyanın işçileri olduğunu düşününce, belki de dedim, belki de buluşup bir bardak Krombacher içmeliyiz birlikte?—Karl Marx7
Sevgili Lou,
İşte evlenmemizin gerekliliği konusunda inandığım on sebep:
1. Sana iki kez teklif ettiğimi ve senin her seferinde reddettiğini biliyorum, ama üçüncü defanın çekiciliğini inkar edemem.2. Sen ilk kadın psikanalistsin ve buna çok saygı duyuyorum.3. Freud ile iyi anlaşıyorsun, diğer arkadaşlarımla da çok iyi anlaşacağına eminim.4. Kadınların erotik doğaları ve cinsel farklılığın ekonomiden daha derin bir şekilde nasıl çalıştığına dair yazıları seviyorsun. Ben de çok ilgiliyim ve erotik olan her şeyden haz alırım.5. İkimiz de büyük birer Ibsen hayranıyız.6. Her zaman güzel kokuyorsun.7. Çocuksu merakını ve pütürlü cildini seviyorum.8. İkimiz de aklı eleştirmek ve nesnel gerçeği reddetmek için bir tutku paylaşıyoruz.9. Yalnızım.
—Friedrich Nietzsche
8
Julia Edelman’ın Love Voltaire Us Apart: A Philosopher’s Guide to Relationships adlı kitabından.
Yazar: Julia Edelman 
Çevirmen: Kaan Erdemir
İllustrasyonlar: Hallie Bateman
Kaynak: The New Yorker

4 yorum:

  1. Değişik bir blog :)
    Başarılar dilerim...

    YanıtlaSil
  2. Karamsar bilâder sağ olasın :))

    YanıtlaSil
  3. Nietzsche, "Yalnızım" demiş, üç heceli bir ıssız dünya.

    Hoş bir derleme olmuş, eline sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Nietzsche zaten "yalnızların" adamıdır. Teşekkür ederim @içimdekalacağina :)) ;)))

      Sil