Türkiye'de Nükleer Santrallerin Olanaksızlığı - Brifing Örneği




 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/276) İle Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/275) Ve Sayıştay Tezkereleri

A)enerji Ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı 
B)enerji Piyasası Düzenleme Kurumu 
C) Nükleer Düzenleme Kurumu 
Ç)ulusal Bor Araştırma Enstitüsü 
D)türkiye Atom Enerjisi Kurumu 
E)maden Tetkik Ve Arama Genel Müdürlüğü 
F)nadir Toprak Elementleri Araştırma Enstitüsü 
G)maden Ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü


 Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Sayın Bakan; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

     Sayın Bakan, ben, TKİ'de uzun yıllar çalışmış ekskavatör tamircisiyim. 1986 yılından bu yana Türkiye Kömür İşletmelerinde Milas'ta çalıştım. Yatağan Termik Santralinin özelleştirme sürecini yaşadım ve şu anda da gerek TKİ gerekse EÜAŞ gerekse enerji politikaları hakkındaki görüşlerimi sizlere ifade etmek istiyorum.

     Türkiye'deki toplam 21 bölgenin elektrik dağıtımını gerçekleştiren firmalar iflasın eşiğindedir. Basına yansıyan bilgilere göre sektörün toplam borcu 57 milyar dolara ulaşmıştır. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı sektörün borçlarının yeniden yapılandırılması için bankacılık sektörüyle görüşmeler yürütmektedir. Bankacılık sektörüne maliyet bazlı fiyat politikası izleneceği, döviz kuru farklılıklarının ve enflasyondan gelen maliyetlerin fiyatlara yansıtılacağı yönünde güvence verilmektedir. Bu haberler doğru mudur? Uygulama nasıl olacaktır? Bu alanda izlenecek politika yurttaşların faturasına nasıl yansıyacaktır? Döviz kurlarındaki düşüşe bağlı olarak BOTAŞ'ın, özel sektöre ait doğal gaz santrallerinin kullandığı gazın fiyatında yaptığı indirimin konut ve sanayi tarifesine de yansıtılması, bunun ardından elektrik fiyatlarında da indirime gidilmesi gerekmektedir. Buna yönelik bir çalışmanız var mıdır? Elektrik üretimi amacıyla yap-işlet-devret modeliyle kurulan santraller ve sözleşme sürelerinin bitiş tarihlerini açıklar mısınız? Sözleşme süresi bitmiş santrallere yönelik nasıl bir politika izlenecektir? Bu santraller devlet tarafından mı işletilecek, yoksa özel sektöre mi devredilecektir?

     Son yapılan zamla, asgari 230 kilovatsaatlik tüketim üzerinden 4 kişilik bir ailenin aylık elektrik faturası 137 TL'yi geçmiştir. Buna göre 100 TL'lik elektrik faturasının 57 TL'si enerji bedeli, 22 TL'si dağıtım bedeli, 0,58 TL'si Enerji Fonu, 1,18 TL'si TRT payı, 2,90 TL'si belediye tüketim vergisi, 15 TL'si de KDV bedelinden oluşmaktadır.

     Enerjinin ucuzlatılması için, öncelikle faturalar üzerinden alınan TRT payı, belediye tüketim vergisi ve dağıtım bedeli içindeki kayıp, kaçak ücreti kaldırılmalıdır. Konutlar için KDV uygulamasından vazgeçilmelidir.

     Görüldüğü üzere, yıllardır uygulanan ithalata bağımlı enerji politikalarının bedelini bugün halkımız ödemektedir. Sosyal devlet ilkesi gereği asgari 230 kilovatsaate kadar enerji bedelsiz verilmeli, daha fazla tüketim için de kademeli bir fiyatlandırma yapılmalıdır. Bu kapsamda Bakanlığınızın elektrik tarifelerine yönelik böyle bir planlaması var mıdır?

     Sayın Bakan, ben, sizin konuşmanız bitince, basın buradayken şu tabloyu size gösterdim, Sayın Başkan müdahale etti "Usulümüz böyle değil." dedi ancak bu toplantı başladığı günden beri biz şunu görüyoruz: Biz sesimizi vatandaşlarımıza nasıl duyuracağız? Kameralar dışarı çıkarılıyor, biz bize burada konuşuyoruz.

     Sayın Bakan, ben buraya gelmeden önce, daha 30 Ekim 2018 tarihli bir fatura bu. 2 kişilik bir aile düşünelim Sayın Bakan. 109 lira elektrik gideri. Buzdolabından başka elektrikli ev eşyası kullanmıyor bu aile, 109 lira elektrik faturası ödüyor ve bunun dörtte 1'i kayıp kaçak bedeli.
     Bir vatandaş tarlasının altından kaçak elektrik hattı çekiyor, yan tarafındaki komşu onun parasını ödüyor veyahut da bir restorana gidiyorsunuz, oturduğunuz masada sizden önceki vatandaş yemeğini yiyor, gidiyor, aynı masada siz yeni yemek yiyorsunuz, önceki vatandaşın da parasını siz ödüyorsunuz, bunun tercümesi budur.

     Anayasa Mahkemesi belki bunu onaylamış olabilir ancak bu uygulama adaletli bir uygulama değildir, iktidarınızdan vatandaşların talebi kayıp kaçak bedelinin kaldırılmasıdır. Yeterli mi? Hayır, TRT payının da kaldırılmasıdır.

     Şimdi, biz TRT'ye vergi veriyoruz, burada pay ödüyoruz ama TRT, bugün, bu akşam, benim bu söylediklerimi televizyona verecek mi? Ben bunun verilmesini istiyorum vatandaş olarak. Madem bu katkıyı ödüyorsam, vatandaşın sesinin de TRT tarafından duyurulması gerekiyor, bunu da arz ediyorum.

     Diğer maddelere geçiyorum. Yaz saati uygulaması. Yaz saati uygulaması, tasarruf sağladığı iddialarıyla kalıcı hâle getirilmiştir. Bu tasarrufu doğrulayan resmî veriler var mıdır? Varsa açıklar mısınız?

     İklim değişikliğiyle mücadele kapsamında, küresel ısınma gerçeği karşısında, dünyada pek çok ülke ciddi önlemler alırken, popülist politikalar uğruna Türkiye'nin geleceği feda edilemez.

     Bu kapsamda -sabahtan da konusu geçti- Paris Anlaşması yükümlülükleri doğrultusunda, Bakanlığınız tarafından bugüne kadar atılan adımlar ile gelecek dönemde yapılması planlan çalışmalar nelerdir?

     Türkiye'nin 2017 yılı sonu itibarıyla elektrik kurulu gücü 85.200 megavattır, tüketimi ise 289 milyar kilovatsaattir. Üretimin yüzde 37,7'si doğal gaz, yüzde 17,3'ü ithal kömür, yüzde 14,2'si barajlı hidrolik, yüzde 13,8'i linyit, yüzde 6,1'i rüzgâr, yüzde 5,8'i akarsu, yüzde 1,8'i jeotermal, yüzde 1'i de taşkömürüdür.

     Sayın Bakan, elektrik hizmeti kamusal bir anlayışla sunulmalıdır, elektrik fiyatları da günübirlik çıkarlar ve piyasadaki etkin lobilerin taleplerine göre değil, kamu yararı doğrultusunda belirlenmelidir.

     Bu çerçevede, öncelikle enerji politikası ulusal çıkarlara dayalı olarak saptanmalıdır. İthalata bağımlı politikalardan vazgeçilmelidir. Üretilen elektriğin etkin ve verimli kullanımı teşvik edilmeli, tasarruf bilinci yaygınlaştırılmalıdır. Yeni yatırımlarda yenilenebilir enerjiye öncelik verilmeli, eğer yenilenebilir olamıyorsa kaynak çeşitliliği ve doğa dostu uygulamalar esas alınarak verilmelidir.

     Ülkemizde nükleer santralle ilgili tartışmalar gündemdedir. Kişisel görüşüm nükleer santrale ihtiyaç yoktur, kesinlikle de yapılmamalıdır. Nükleer santralleri bulan ve şimdiye kadar bolca kullanan gelişmiş ülkeler, bu santralleri inşa etmekten vazgeçmektedirler. Nükleer santrallerdeki kaza riskleri, yapım maliyetlerinin öteki kaynak maliyetlerine göre aşırı artışı, işletme maliyetlerinin artması ve üretim maliyetlerinin artmasının yanı sıra kamuoyunda nükleere karşı direncin yükselmesi bunda temel etkendir. Almanya, Avusturya gibi bazı ülkeler nükleer santrallerini kapatmış veya kısa bir zamanda kapatma kararı almıştır. ABD gibi bazı ülkeler ise nükleer santralleri teknik ömürleri dolduktan sonra kapatmaya, yeni nükleer santral yapımını durdurmaya veya en alt düzeye indirmeye başlamıştır.

     Nükleer santral, Türkiye'nin enerji dışa bağımlılık sorununa çözüm olmayacağı gibi, bu bağımlılığı daha da artıracaktır. Nükleer enerji pahalı bir enerji olduğu için, öncelikle ekonomik olarak Türkiye açısından tercih edilemez bir noktadadır.

     Nükleer santrallerin üretim yaptığı yaklaşık elli yıllık süre içinde kanser vakalarının artışı gibi insanlara verdiği zararlar, çevreye ve özellikle deniz canlı yaşamına verdiği zararlar ortadadır.

     Dünya nükleer santrallerden uzaklaşırken, Türkiye'de geleceğimizi tehlikeye sürükleyecek bir nükleer santral macerasına gidilmesi doğru değildir. Nükleer rüya mıdır, nükleer kâbus mudur?
     Ruslarla nükleer santral yapılıyor, Ruslar niçin Akdeniz'e inmek istiyor, bu sorgulanmalıdır. Ruslara niçin kilovatsaati 12,35 sent alım garantisi veriliyor?

     Dönemin Enerji Bakanı Albayrak, doktora tezinde nihai atık meselesinin çok büyük risk olduğu için nükleere karşı çıkmıştı, şimdi ne değişti?

     Sayın Bakan, madencilik hakkında birkaç cümle kurmak istiyorum.

     (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

     BAŞKAN - Lütfen toparlar mısınız Sayın Girgin.

     SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) - Bakanlığınız tarafından yerli ve millî enerji, yerli ve millî madencilik politikası kapsamında, ulusal kaynak kullanımı olarak termik santral yöntemiyle elektrik üretiminin teşvik edildiği ifade edilmektedir.

     Bu kapsamda soruyorum Sayın Bakan. Termik santral projelerinin hangileri yerlidir? Ülkemizde böyle bir proje var mıdır? Termik santral teknolojilerinin ne kadarı yerlidir? Ülkemizde böyle bir teknoloji var mıdır? Yeni kurulacak olan termik santral projelerinin finansmanı yerli midir? Yeni kurulacak santral projelerinde geçmişte çalışması yapılanlarda olduğu gibi de yine Çinliler mi çalıştırılacaktır? Sadece yerli linyitlerimizin kullanılacağı termik santral projeleri bir kapitülasyon mudur, yoksa yerli ve millî enerji midir?

     MTA Genel Müdürlüğü tarafından 2017 yılında 1 milyon metre arama sondajı yapılmıştır, 2018 yılında ise 2 milyon metre arama sondajı planlaması yapılmıştır.

     MTA tarafından 2017 yılında yapılan 1 milyon metre sondajın maliyeti nedir? Yine, MTA tarafından 2017 yılında yapılan 1 milyon metre sondaj sonunda kaç adet işletmeye değer kaynak ve rezerv bulunmuştur? Bu sahaların ekonomik değeri nedir? Yine, MTA tarafından 2018 yılı içerisinde yapılması planlanan 2 milyon metre sondajın ne kadarı ihale yöntemiyle özel sektör tarafından, ne kadarı MTA tarafından yapılmaktadır?

     MTA tarafından yapılması planlanan sondaj MTA tarafından mı, yoksa uluslararası alanda petrol aramacılığı yapma amacıyla kurulmuş olan TPIC tarafından mı yapılmıştır?

     TKİ tarafından redevans yöntemiyle özel sektöre üretim yapması amacıyla yapılan sahalar hangileridir? Bu sahalardan hangileri ihaleyle, hangileri ihalesiz verilmiştir? İhalesiz verilen sahalarla yapılan bu işlem hukuka ve yasalara uygun mudur? Bu kararı kimler vermiştir? Bu kararla kamu zarara uğratılmış mıdır? 2014 yılında Soma'da meydana gelen ve 301 işçinin hayatını kaybettiği facianın meydana geldiği havzada -redevanslı sahalarda- 2014 yılına kadar TKİ'nin çok büyük miktarla da kâr elde ettiğiyle ilgili TKİ yetkilileri tarafından her yerde açıklamalarda bulunuluyordu. Kazadan sonra bu sahalarda yapılan alım garantili redevans anlaşmalarında yıllar itibarıyla TKİ bu şirketlerden kömürü kaç TL'ye almakta ve termik santrale kaç TL'den satmaktadır, yıllar itibarıyla? 2014 yılında Soma'da meydana gelen ve 301 kişinin hayatını kaybettiği facianın meydana geldiği şirket, TKİ'ye ait pek çok sahada ve başka sahalarda madencilik faaliyetlerine devam etmekte midir? TKİ bu şirketin faaliyette bulunduğu sahalarda işçi ücretlerini ödemekte midir, ödemekteyse bu ödemeler hangi mevzuata göre ödenmektedir?



SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) -

0 comments:

Yorum Gönder