Hoşlanma - Sorumluluk Çatışması



Merhaba, bugün sizlere toplumun birçok farklı kesimlerince maruz kalınan, bir çaresizlik, sıkışmışlık, kapana kısılmışlık halinden bahsedeceğim:

Hoşlanma - Sorumluluk Çatşması.

Psikoloji okuyanlar bilir. Çatışma türleri vardır. 3 tanedir:

1. yaklaşma-yaklaşma
2.yaklaşma-uzaklaşma
3.uzaklaşma-uzaklaşma

1. Tipte, iki farklı metaya aynı anda ilgi duyduğunuzdan bir kararsızlık yaşarsınız ve bu durum sizi psikolojik bir çatışmaya sürükler.

2. Tipte, bir metaya ilgi duyar fakat onunla ilişkili farklı bir ya da birden fazla parametrenin engellemesine maruz kalır ve ne yapacağınızı bilmezsiniz. (Örn; bu yaz hem Amerika'daki dostlarınızı ziyarete gitmek istersiniz hem ailenizin tepkisinden çekinir ve bu kararınızı ertelersiniz. Buna bir çeşit "ne yapacağını bilememe" durumu da diyebiliriz.)

3. Tipte, genelde iki antipatik/kaygı verici durumla aynı anda yüzleşmemiz halinde yaşadığımız çatışmadır. İki şeyin olmasını istemezsiniz fakat ikisinden birini seçmek zorundasınızdır. (Aile baskısıyla evliliğe zorlanan genç bir erkek düşünün. Evleneceği kız da oldukça çelimsiz olsun. Ya ailenizin kafa ütülemesine direnmek zroundasınızdır, ya o "çelimsiz"le evlenmek zorunda..)

Benim bu yazıda bahsedeceğim 2.tipe dahildir. Ancak ona özel bir isim kondurup teorize etmemin bir nedeni var.

De hele neymiş bu neden?

Genellikle genç çiftler arasında görülüyor. Partnerlerini severler, derin bir tutkuyla bağlıdırlar birbirlerine. Ancak gayri ihtiyarı taraflardan birinin kendini daha çok geliştirdiğine şahit olursunuz. Bu durumda alt seviyedeki tarafa 'düşen' ya kendini geliştirip 'büyük aşkı' nın seviyesine ulaşmak, ya da daha fazla çevreden peşkeş yemeden sevdasından vazgeçmek olacaktır.

Ama ne yapar bizim 'sevdalı' gencimiz?..

Evet!.. Bildiniz ikisini de yapmaz. Ne kendine çeki-düzen verip sevdiği partneri hak etmeyi becerir ne gururluca çekip gitmeyi. Öyle aralarda bir yerde takılır durur.

İşte bu durum tam olarak psikolojik bir çatışmadır. İkili ilişkiyi zedeler ve toplum örüntüsünün derin bir yara almasına da sebep olur.

Daha da Netleştirelim..

Partnerlerden biri, sevdiği diğer partnerle birlikte olmak, onunla yaşamak ister. Artık her ne olursa bu yaşamaktan anladığınız; gezmek tozmak, konuşmak, sevgi sözleri ve hatta tatlı-sert kaprisler bile. Hiç şüphesiz bu yaşam deneyimleri, çiftlere haz verecek ve mutlu hissetmelerini sağlayacaktır.

Ve fakat bu "haz"zın bir bedeli vardır: Sorumluluklar!..

Bizler bu kavramı daha çok okulda öğretmenlerimizden ya da kendi ardımızı toplamadığımızda annemizden falan duyarız değil mi? Ama bakın kendimizi rahat ve mağrur hissedebileceğimiz gönül evrenimizin bahçesinde bile hoyratça karşımıza çıkabiliyor: Sorumluluklar...

Tam da bu noktada psikoloji bizlere bunun bir zorlanım olduğundan ve bireyi bir dizi görev/ödev salınımına ittiğinden bahsediyor: Sorumluluklar.

Konunun çatışmaya bakan tarafı ise, bunun bireyi arzuladığı metadan uzaklaştıran bir ketleyici olmasından kaynaklanıyor.

***

Etrafına şöyle bir bakıyor insanoğlu.

"Yahu" diyor. "Çoğu" diyor.  "Bu kavrama" diyor...

"Uyuyor çevremdeki çiftlerin!"

Sonra da oturup bu yazıyı kaleme alıyor işte, gördüğünüz üzere.

Söz gelimi çiftlerden biri, ya diğerinin zaaflarını bilip düzeltmesi için ama kırıcı ama nazik, ama yerli ama yersiz bunu çiftine dikte ediyor, ya belki değişir ümidiyle bir zaman sabrediyor görmezden geliyor, kimi çoktan f'arazi..

Ancak üç tipoloji de hatalıdır ve toplumsallığı zedeler, biliyor musunuz?..

Keza seven çiftlerimiz bu kalıbı kırsın diye yazıyorum tüm bunları. Kırsınlar kendilerini hiçliğe sürükleyen tüm atalet zincirlerini.

Sorumluluklarıyla yüzleşip, hemen şimdi(daha doğrusu bu yazıyı okumayı bitirdikten sonra) harekete geçsinler.

Hayat, bir köşede hayıflanarak bir ömrü tükecetecek kadar kısa değil arkadaşlar. Meselenin ciddiyetinin farkına varalım.

***

Aslında bilimsel başlayan ancak sonra samimiyetle daha gerçekçi mesajlar verebileceğimden, üslubumu biraz yumuşattığım bir yazı oldu.

Umarım vermek istediğim mesajı almışsınızdır. (Gençler size söylüyorum ;).. )

Güzel yazılarda görüşmek üzere...

--

Sevgiler,

Rukiye EĞLENCE - 22/01/2019

2 yorum:

  1. Sitenizi daha yeni fark ettim, böyle siteler daha çok hoşuma gidiyor, izle butonu yok yoksa takip ederdim...İnsana davet sitesine de beklerim, blog sözlükten hatırlarsınız...Selam ve Dua ile...

    YanıtlaSil
  2. Merhaba Furkan, beğenmene sevindim :-)

    "İnsana Davet" ziyaret edeceğim. Söz ;))

    YanıtlaSil