Nâsî İle Tanıştınız Mı?


Merhaba,

Bu yazımda size Nâsî'yi tanıtacağım. Kendisi, yukarıdaki kırmızı saksıda gördüğünüz çiçektir.

Akçakale'den değerli bir büyüğüm Öğretmenler Günü Hediyesi olarak armağan etti onu bana. Gerçekten çok sevindim. Zira evde yalnız yaşıyordum ve... Bilirsiniz her paranoyak gibi arada ben de kendimle konuşuyorum. Hayır, kafayı yediğimi düşünmedim hiçbir zaman ama bir yol arkadaşı da gerekiyor hattı zatında.

İşte bu canlı mekanizmanın nasibinde, bana yol arkadaşlığı etmek varmış. Açıkçası işi biraz zor. Karmaşık konuşur, kompleks cümleler kurarım. Muhatabıma güveniyor ve kendimi onun yanında güvende hissediyorsam kuvvetle muhtemel hiç susmam. (Okulda bunun tam tersiyim. Sanırım ücretliler de dahil, okulun en sessiz hocası benim).

***

Dün onu köşesine yerleştirirken "Sana isim ne koyalım?.." diye sormuştum. Cevap vermeyince tekrarladım: "Senin ismin ne olsun."

Sessiz kalmayı tercih etti. Bir insan canlısının yeni karşılaştığı muhatabıyla bu kadar içten konuşmasına ihtimal vermediğinden biraz şaşırmış olabilir.

***

Bu sabah zihnimde, nasılsa bir yerlerden "Vennâs!.." "Ey Nâs!.." ifadeleri belirdi. Kulağıma çalındı gibi bir şey. Ben de uyanınca "Tamam" dedim. "Bu, Rahmanı Zü'l Celal'den beklediğim işaret!.."

Ona, çiçeğe "İnsanlarla hemhal olan, onlarla ilgilenip araştıran, yüzünü insanlara dönen" anlamındaki Nâsî ismini koydum. (Osmanlı Devletinde her padişahın benzer mahlasları olduğunu hatırlayın.)


Bu durumda ben de Nebâtî oluyorum her halde (Yüzünü bitkilere-otlara dönen)

Bizim hikayemiz de Nâsî ile Nebatî'nin Düşündüren Hikayesi oluyor.

Bu konuda daha rahat bir zamanda elle tutulur yazılar yazarım inşaallah. Şimdilik sadece Nâsî ile tanışın istedim.

Onu bana hediye eden Muhterem Ahmet Ağabey(Arifoğulları Sigorta)'ya müteşekkirim.

Yeni yazılarda görüşmek üzere arkadaşlar, sevgiler, selamlar.

Rukiye Eğlence

0 comments:

Yorum Gönder