Hoşlanma-Sorumluluk Çatışması




Merhaba, bugün sizlere toplumun birçok farklı kesimlerince maruz kalınan, bir çaresizlik, sıkışmışlık, kapana kısılmışlık halinden bahsedeceğim..

Hoşlanma - Sorumluluk Çatşması

Psikoloji okuyanlar bilir. çatışma türleri vardır. 3 tanedir:

1. yaklaşma-yaklaşma
2.yaklaşma-uzaklaşma
3.uzaklaşma-uzaklaşma

Benim bu yazıda bahsedeceğim 2.tipe dahildir. Ancak ona özel bir isim kondurup teorize etmemin bir nedeni var.

De hele neymiş bu neden?

Genellikle genç çiftler arasında görülüyor. Partnerlerini severler, derin bir tutkuyla bağlıdırlar birbirlerine. Ancak gayri ihtiyarı taraflardan birinin kendini daha çok geliştirdiğine şahit olursunuz. Bu durumda alt seviyedeki tarafa 'düşen' ya kendini geliştirip 'büyük aşkı' nın seviyesine ulaşmak, ya da daha fazla çevreden tepki görmeden sevdasından vazgeçmek olacaktır.

Ama ne yapar bizim 'sevdalı' gencimiz?..

Evvet!.. Bildiniz ikisini de yapmaz. Ne kendine çeki-düzen verip sevdiği partneri hak etmeyi seçer ne gururluca çekip gitmeyi. Öyle aralarda bir yerde takılır durur.

Bu bir eylemsizlik halidir ve hem kişinin kendisini hem yakın çevresinde ondan bir atılım bekleyen tanıdıklarını bir kriz anına sürükler. Hani bir atasözümüz vardır, gelinler için söylenen; "hem ağlarım hem giderim"... tam olarak o misal.

(ağlama: uzaklaşma durumu. yani gitmek istemiyor
gidiyor olma: yakınlaşma durumu. evlilik kurumuna da sıcak bakıyor)

İyi de nasıl çözülür ki bu?

Bir psikolog değilim, psikiyatr hiç değilim arkadaşlar. Ancak bizim toplumumuzda sıklıkla görülen bir vaka olduğu için biraz konunun kuramsal ve pratik noktalarına eğilme imkânı buldum. Dilerseniz bu çözüm metodunu yüzeysel olarak sizlerle paylaşayım. Sorunun üstesinden birlikte gelelim, tabiri caizse.

***

Eğer sevdiğiniz kişiyi kaybetmek istemiyor ve bununla birlikte ona açılmanın getireceği sorumlulukları göğüsleyemiyorsanız, bu tam olarak bir Hoşlanma-Sorumluluk Çatışması'dır. Bilinçaltı yönelimlerinin ego düzeyinde tolere edilebilme çabalarıdır. Bunu ego düzeyinde çözümlenememiş Savunma Mekanizmalarına benzetebiliriz bir yerde.

Başlıyoruz...
Öncelikle tam olarak neyi isteyip neyden kaçındığınızın sorusunun cevabını verin kendinize.

Şu iki sorunun cevabını netleştirin:

1.Hoşlandığım partnerimi gerçekten seviyor, ona karşı tinsel bir yakınlık, özdeşim hissediyor muyum? (Muhtemelen cevabı evet.)

2. Beni bu birliktelikten uzak kılan zaaflarım nelerdir? Partnerimi bu kadar çok seviyorken beni ondan uzak tutan kusurlarım nelerdir?

Bu zaaflarınızı belirledikten sonra sıra bir seçim yapmaya geliyor.

A) Yaklaşma duygu-durumunu benimseyip 2. maddede belirttiğimiz tüm zaafları onarabilmek için kolları sıvamak.

B) Uzaklaşma Duygu-durumunu tercih etmek...Yani sızlanmadan, şikayet etmeden ve erdemlice bu zaaflarınızın çözümlenemeyecek büyüklükte olduğuna inanıp partnerinizle yolları ayırmanız. Kendinize yeni ufuklara doğru yelken açmanızdır.

Siz bu iki önemli sorunun cevabını belirlemediğiniz sürece kendinizi de çevrenizdekileri de heba etmeye devam edeceksiniz.

O yüzden arkadaşlar. Hemen, şimdi bir karar verin. Hayat buhranlar içinde harcanıp gidecek kadar kısa değil ve dışarıda akan coşku dolu bir dünya var. Tam olarak hangisini istiyorsunuz, Yukarıda belirttiğim A seçeneğini mi, B seçeneğini mi?.

Kendinizi, sizi büsbütün ele geçirmiş bu çatışmaya kurban etmeyin.

Hayat güzel ve sizlerin o hayat dolu kalpleri de öyle. Ve kesinlikle mutlu bir hayatı, ruh dinginliğiyle yaşamayı, sizler de sonuna kadar hak ediyorsunuz.

Bu söylediklerimi bir düşünüp kurlaştığınız partnerinizle serüveninize bir de bu pencereden bakın olur mu?.. Daha fazla üzmeyelim üzülmeyelim. Üzülmesin insanlar.

Sevgiler,

Rukiye Eğlence




0 comments:

Yorum Gönder