Sivrisineğin Kanadı Saz






"
Sivrisineğin kanadı saz
Anlamayana davul zurna az
"

Annemin biz küçükken, o bir şeyi anlatmaya çalıştığında ve biz anlamadığımızda söylediği bir serzeniştir bu..


Ama bu yazımda yaklaşık bir haftadır fiili ve mecazi anlamda canımı yakan bir başka serzenişimden bahsedeceğim:


Evime giren katil sivrisinekkk!.. 😵😵😵


Bu seferki başka bir sivrinekti ama.. Hep girer, herkesin evine girer ve her zaman girer sivrisinekler. Bunda şüphesiz mutabıkız. Fakat bu yazıda anlatmaya çalışacağım şey, geçen senekilerin aksine (bu evde ikinci senem) her türlü sinek kovucu yönteme başvurmama rağmen onu öldürmem dışında (bkz: killmeadeeeee) hiçbir yöntemle evimi terk etmeyen hayati bir tehlike..


Normalde geçen seneki pratiğim şöyleydi: Sivrisinek girer, bir-iki vızıldar, sonra bir kâseye sirke suyu + saf su karışımı doldurup evin bir köşesine bıraktığımda sinek, "Hımm.. Benim de aslında dışarda biraz işim vardı." diyerek daha günü tamamlamadan ortadan kaybolurdu.


Sadece sirke kokusu hayvanı kaçırmaya yeterdi anlayacağınız.


Ama bu haftaki vaka.. (bkz: nanogenetik upper-extreme normalüstü sivrisinek vakası)


Yani sırasıyla yazayım neler denediğimi..

1. Sirke + su karışımıyla yatağımı kaplayan L şeklindeki duvarı silmem
2. Tarçın kokusu kompleksi
3. Limon kolonyası spreyini odanın farklı koordinatlarına püskürtmem
4. Reyhan kokusu kompleksi
5. Nane kokusu kompleksi
6. Portakal + portakal kabuğu kokusu kompleksi
7. Bulaşık deterjanı + sirke karışımıyla yatağımı kaplayan L şeklindeki duvarı silmem
...


Bunları yaptım. Ama sanırım 3. Veya 4. Adımdan sonra (nane reyhan kokusu) sinek başımın ucunda gezmesine rağmen beni ısırma eylemini durdurdu. Bu bir çeşit mukavemetsizlik sayılabilir; nasıl desem.. Organları üzerindeki hakimiyetini kaybetmesi.. Ama yine de başımın etrafında gezinmeye ve vızıldamaya devam ediyordu.


Ve bu problemim bir sonraki gün (hâlâ kompleksler evimin farklı köşelerinde duruyordu) ikindi sıraları çözüldü. Kendisini gardrobumun üstüne istiflediğim yastığın üstünde dinlenir vaziyette buldum. Kitaplıkta Foucault'nun Hapishanenin Doğuşu kitabını elime geçirdim. Kitaba biraz sprey sıktım (ki kanatları ve ayakları burdaki neme yapışıp uçamasın. Bunu da fizikteki kohezyon etkisiyle açıklayabiliriz. Sıvıların yapışıklılık özelliği vardır.) 


Sonrasında trapp diye çıkan acıklı bir ses ve kitaba ve yastığın çarşafına yapışan ayak ve kanat parçaları.. Hayvan ortadan kalkmıştı ama aklımdaki deli sorular yuvarlanmaya devam ediyordu (bkz: foucault sarkacı).


1. Sorum: Hayvanın genetiği değiştiği için mi bilinen sinek kovma yöntemlerinin hiçbirinden etkilenmedi?



2. Sorum: Beni en az 10 defa 2 cm kare genişliğinde alanlar açacak şekilde ısırmasına rağmen onu öldürdüğümde neden kalçasında hiç kan yoktu? Kanları farklı organizmalara (yavrularına falan) tahliye ediyor desem, 4 gün boyunca evimden dışarı çıkmadığına emindim.


Genetiğinin Değiştiğine Beni İnandıran İhtimaller

1. En başta Covid aşısı.. Covid muhabbeti gündemde olduğu zamanlar farklı aralıklarla 5 sefer aşı oldum ben (2 biontech, 1 verem, 1 grip ve 1 de turkovac), Mehtap Ablacığım sağ olsun.. ☺☺


(Walking deaaaddd... 😵😵😵😎😎😎😎) 

☺☝☝ Evet, bunca aşıdan sonra yarı insan - yarı deney kobayı olduğumu düşünebilirsiniz. Ama bizim evde bir yaşlı annemiz var ve bu konuda hiç şakaya yer yok. Gerekirse kalp de kırarız. Bize gelen de ona göre davranmak zorundadır.. 

O dönemde de çok korkmuştuk.. Hâlâ da korkuyor, annemi her konuşmamızda uyarıyoruz..

Bu aşılar benim genetiğimi değiştirmiş olabilir.


2. Yazın magnezyum ve selenyum mineralleri almış olmam. Bu ikisinden selenyumu tiroit hastalığım için kullandım. Magnezyumun da baş ağrısı, kas ve eklem rahatsızlıklarına iyi geldiğini düşünerek. ("Geldi mi ruk?" "Gelmedi.. maalesef.. :-(( ")


3. Sivrisineğin de genetiği değişmiş olabilir. 


Bunu da iki ihtimalle açıklayabiliriz.


1. İhtimal: Geçen seneki sirkeye dayanıksız sivrisinek jenerasyonu kendini kokuya adapte edip, yeni soyunu sirkeye dayanıklı bir yapıya getirmiş olabilir.. Tıpkı insanlardaki kokuya alışma gibi.. (Buna göre ortamda iğrenç bir koku varsa, stresi ortadan kaldırmak adına bir süre sonra duyu organlarımız bu kokuya alışır. Aynı şey çok dayak yiyen çocuklar için de geçerlidir. Yine bu çocuklar da bir süre sonra dayağa alıştıkları için acı duymaz hâle gelirler.. Ama bunun şakası bile hayvani vahşice. Dayağın her türlüsüne sonuna kadar karşıyım!..)


2. İhtimal (Ve en güçlü ihtimal bu bence): Evime giren sivrisineğin ataları covid aşısı olmuş bireyleri ısıra ısıra kendi türlerinin de genetiğini değiştirmiş olabilir, normalde ölümcül anlama gelen uyaranları kendi türleri için etkisizleştirmiş olabilirler.. 


Fakat neden geçen sene değil bu sene karşıma çıktılar? 


Bunu da şöyle açıklayabiliriz;


"Sirkeye duyarsızlık geninin insanlardan hayvanlara geçmesi ve bunun yeni soya aktarılması için bir süre geçmesi gerekiyordu. Bu yüzden aşı etkisini, genetiğini bizden uyarlama kapasitesi en yüksek olan canlı olan sivrisineklerde (Bu kanıtlanmış bir bilgidir.) 1,5 - 2 sene gibi geniş bir zaman diliminde ortaya çıkarabildi.


Neden ısırmasına rağmen hiç kan ememedi?


Muhtemelen emdi. Çünkü hayvanlar (insanlar kadar salaq değildir. ☺☺) ve doğadaki bütün canlılar, bitkiler bile 1 defa deneyimlediği şeyden olumsuz etkilenirse onu bir daha denememe eğilimindeler. Benim kuşum da böyle davranıyor. O yüzden onun rahatsız olacağı şeyleri kendisine "deneyimletmemeye" çalışıyorum.


Sinek, kanı emdi ki buna 8-10-12 defa (belki ben onu öldürmesem sonsuza kadar..) devam etti.. 




İyi de ben onu öldürdüğümde neden hiç kan çıkmadı?..

Belki ısırıp iz bırakmasına rağmen fazla kan ememiyordu ve kan kapasitesine ulaşmak için de ısrarla ısırmaya devam ediyordu.. Bunu da her ne kadar faydası olmadığını düşünsem de evimdeki sirke-portakal-nane-reyhan-tarçın kokusuna borçluyum. Zira bu aktarik hareketler hayvanın fonksiyonlarını azaltmış olabilir. 


Asya Kaplanına Benziyordu...

Bunu güçlendiren delilim de şu: Normalde sivrisinekler gündüz kaybolur, gece ısırır. Ama bu havyan beni gündüz de ısırabildi. Bu işte asya kaplanının bir özelliğidir. Beyaz benekleri olduğunu göremedim ama siyah renkliydi asya kaplanı gibi. O değilse bile bir türevi, kırması olabilir..




Bu kadar, arkadaşlar...


Biraz uzun bir yazı oldu. Daha da yazmak isterdim zira konu ilgimi çekiyor.. 


Ama ki burda sonlandırmam daha iyi olur düşüncesindeyim. Zira kafamda dönüp duran deli sorulara bir nebze olsun açıklık getirebildim.


Şu asya kaplanına dikkat edin, size tavsiyem.. Covid aşıları insanları olduğu kadar, onları yiyen vahşi doğayı da daha dirençli hâle getirdi. 






______
Ps. Bu yazıdan sonra sizin de sivrisineklerle ilgili belgesel izleyesiniz geldi mi? Benim izleyesim geldi ☺☺



_____
Güncelleme: 1den fazlalaaaarrrrrr... O yüzden öldürdüğümde kan çıkmamış.. 😭😭😭😭😭
2 gün önceki gibi kulağımın dibinde geziyorlar ama ısıramıyorlar. Yatağımın etrafı sinek-kovar cephanelikle dolu.. / 27.09.2023 23.30


______
Güncelleme2: Sivrisinek ordusu bizim bütün mahalleyi kaplamışşş!!.. 😵😵😵 Ben bunu yazarken de Kalyonu Kırıp Geçiren Sivrisinekler Kolordusu'na mensup rütbesiz bir er kulağımın etrafında geziniyor. Ama nane ve portakal kokularının etkisiyle beni ısıramıyor. Sesi yeterince rahatsız edici.. Mahallemizi terk etmeleri kaç gün sürecek acaba.. 😢😢😢


0 comments:

Yorum Gönder