Ben de böyle düşünüyorum, Gazili Olmak Ayrıcalıktır diye. Ama yine de ben öğrenciyken kendi grubum dışında(4 kişiydik) hiçbir öğrenciyle konuşmayan, öğretmenlerleyse sadece mecbur kaldığında konuşan bildiğiniz bir kazmaydım.
Şimdi o yıllarıma bakıyorum.. Tekrar tekrar yorumluyorum o yılları. Ve şunu fark ettim. Hayatımın geri kalanını böyle kuvvetli bir şekilde etkileyecek bir zaman dilimini deyim yerindeyse düpedüz ıskalamışım.
Şimdiki aklım olsa biraz daha mı aktif olurdum okulumda?
Çok affedersiniz de.. (burada küfür var. biippp..)
Tehlikelere bu kadar açık olan bir ortamda daha korunaklı, daha muhafazakar ve hatta çarşaf giyerdim ben ya. Elbette ki çok daha az aktif ve çok daha fazla korumacı olurdum üni yıllarıma geri dönsem eğer..
Şimdi meslek hayatımda her harekete, organizasyona ilk atılan ve kendisine verilen hiçbir işi reddetmeyen(sahiden öyleyim) biri oldum ama...
Ama öğrenciyken çok korunmasız oluyorsunuz anlatabiliyor muyum. Çevreden gelebilecek tehlikelere açık oluyorsunuz. Aileden uzakta, sizi kollayacak, eğriyi doğruyu gösterecek birileri olmuyor yanınızda. Ve mütemadiyen boka banıyorsunuz, tabiri caizse..
B.yi Neden Bu Kadar Çok Seviyorum?
B. İsimli şu an 32 yaşında olan ve benim gözümde bir evliyadan farkı olmayan yüce sahşiyet, benim üniversiteden sınıf arkadaşımdı.
İşte yukarda bahsettiğim tehlikeler var ya, nasıl olduysa bu çocuk bunların hepsinden arınık kalmayı ve tertemiz bir yürekle 4 seneyi tamamlamayı başardı. Dersleri de iyiydi. (Öğrenciyken ben çalışkanları sevmezdim. Belki B.yle aramda bu kadar kocaman mesafe oluşması da bundandı. Sadece ilgimi çeken derslere hobi olarak çalışıyordum. Doğal olarak da diğerlerinden çakıyordum.)
B. Mezun olunca hemen prestijli bir işe girdi. Aradan 10 yıl geçti. Ve bakıyorum, hâlâ tertemiz bu Evladı Fatihan.
Son 3 senede "Tamam artık." Dedim. B.nin bir evliya olduğuna cidden inanmaya başlamıştım. Ve yürüdüm çocuğa. Böyle biriyle birlikte olmak, tüm samimiyetimle söylüyorum, Allah'a bir adım daha yakın olmaktır benim gözümde.
Çünkü benim ve arkadaşlarımızın bulaştığı hatalara bu çocuk hiç bulaşmadı.. Maşallah yüz bin kere diyorum..
Diğer Meseleye Gelirsek...
Evet, Gazili olmak ayrıcalıktır ama ben kimseye Gazili olduğu için şırnasmam, deyim yerindeyse.
Şimdi aynı kişiler tekrar karşıma çıksa...
Yani, Gaziantep'e atanan arkadaşlarım oluyor. Onları çok özlemiş olduğumu ve aslında ne kadar çok sevdiğimi onları, fark ediyorum. Açık ara diğer(sonradan tanıdığım) dostlarıma nazaran kat be kat yakınlık hissediyorum üni arkadaşlarıma karşı.
Ama yine de aynı kişilere öğrenciyken mesafeli davranmakla ne iyi ettiğimi fark ediyorum. Belki o zamanlar samimiyet kursaydık çocukluğun verdiği salaklıkla boş beleş meseleler yüzünden kavga edecektik!
***
Bu yazımda değer ataması yapmıyorum kimseye (nerde yapmıyorsun Rukiye Gazilileri yerden göğe çıkardın?!)
Yani çok iddiasız bir yazı oldu, haklısınız..
Aslında ben de sizin kadar zihnimde bir yere oturtmaya çalışıyorum bu meseleyi.
Mesela benim sınıf arkadaşlarım, hatta bizim fakülteliler Gazi-Tef'li olmaya fanatik derecede bağlıdırlar.
Herkes sever mezun olduğu okulu. Ama biz Gazi'Tefliler resmen bunun propagandasını yapardık...
Aslında Soruyu Şöyle Sormam Gerek..
Sen Gazili birine ayrıcalık verir miydin Rukiye?
- Elbette ki verirdim. Ama ya kötülerse? Ya özünde sağlam yapıya sahip değillerse ve bunca yıl kendilerini çoklukta saklamayı başarabilmişlerse?
Ya Kötü Bir Gaziliyse O zaman ne Yapardın Rukiye?
- İşte. Düğüm burda çözülüyor. Çünkü ben, biz, Gazililer kötü olsa bile bunu görmeyecek kadar şiddetle bağlıyız birbirimize. Kötülükleri de bertataf edecek kadar çok bağlıyız. Ama değişmeyen gerçek, bir insan kötüyse kötüdür.
Atıyorum, bir insan vali çocuğu olsun, en iyi okullarda en yüksek derecelerle mezun olsun. O çocuk özünde kötüyse kötüdür. Saklayamaz kötülüğünü. Onu kötü görmeyenler de ya aptallardır ya da işlerine öyle geliyordur. İşte bizler, aptal ya da çıkarcı olmaktan Allah'a sığınıp en iyinin, en doğrunun arayışında olmalıyız. Çünkü Müslümanız Elhamdülillah. Bir zümreye ayrıcalık tanıyıp diğerlerini bertaraf etmemiz doğru olmaz.
Ve, tamam çocukken görmüyorduk hiçbir şeyi, anlamıyorduk. Ve her ne kadar celse celse açılan perdeleri görmezden gelmeye çalışsak dahi, biz büyüdükçe Gazililerin iyisi kadar kötüleri de kendini açık ediyor malesef. Yine üstte söylediğim şeye dönüyorum. Bir insan iyiyse iyidir, kötüyse kötü. Kaderin denk getirip Kozmik Gücün hakim kıldığı bir okul, zümre, tırt.. mırt.. İnsanın iyiliğini ya da kötülüğünü örtmeyi başaramaz.
Ve şunu da üzülerek fark ediyorum ki. Gerçekten çok üzülerek söylüyorum, zaman Gazililerin iyiliğini değil kötülüğünü ortaya çıkarıyor malesef. Bunu tüm ama tüm samimiyetimle, üzülerek söylüyorum.
İşte benim Be.m açılan bunca perdenin her birinden yüz akıyla çıkmayı başardı. Bunu aşık bir kızın saf hayalleriyle savurmuyorum. Bundan 4-5 sene öncesinde B.ye aşık olmaktan kendimi koruyordum (Doğrusunu isterseniz Jer'e aşıktım o zamanlar.) Ve o zamanlar da Benim Be.m, dediğini bilen, ağzından çıkanı ölçüp biçen, tartan, hareketlerini kontrol edebilen, 20 yaşında kocaman bir adamdı sanki. Görmüş geçirmiş, neyin iyi neyin kötü, neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilerek davranan Cevval Padişahlara benziyordu.. (Profil resmini gördüğümde "bakma Rukiye bakma aşık olursun." diyordum kendime :)) Tabii ki de bakmıyordum. Gözü falan yeşilmiş. Ben bunu 10 sene sonra öğrendim.)
Ve zaten, beni ona çeken de fiziksel görünüşünden çok karakterinin nasıl olduğunu bilmem oldu. (Rukiye bu çocuğun yakışıklılığına vuruldu diyenler oldu. Öyle olsaydı 10 sene evvelinden patlatırdım bendeki ukdeyi öyle değil mi?)
***
Toparlayacak olursak..
"Bu kadar iyi bir çocuk bana nasip olsun." diyerek sonlandırıyorum bu uzadıkça uzayan yazımı..
Gazili olmak ayrıcalıksa bile ben bu yeme düşmem arkadaşlar. Doğruya doğru.....
33 yaşındayım, çocuk değiliz artık...
***
Yine yazarım inş...
Sevgiler,
Rukiye Eğlence
0 comments:
Yorum Gönder