Talep Etmenin Güzelliği

Yıllar önce aklıma gelen bir hikaye. Biraz yazmış bırakmışım. Müsait olduğumda devam ettireyim, "çocukluğuma" ayıp olmasın :))


***


Talep Etmenin Güzelliği Hakkında Bir Hikaye


Sıcakta yürümekten yorulan Tih, gayri ihtiyari yorgun bedenini sıcak, kahve ve davetkar kumulun üzerine bıraktı. Şuuru o denli boş ve arı idi, ne düşündüğünü  düşüneceğini ve düşünmesi gerektiğini hiç aklından geçirmiyordu.

Boş bir levha kadar şekilsiz zihnini ortamın devingenliğine bıraktı müzmin bir derviş misali. Yürümenin yorgunluğunu, toprağın ve zeminin anaçlığı savursun istiyordu.

Düşünmek istedikleri ya da kalabalıkların kendi bilişine dayattıklarını değil, doğanın rastgeleliğinin ona hediye ettiklerini düşünmek istiyordu.

Bu denli bir talep yoksunluğunun arasında birden talep etmenin, en azından edebiliyor olmanın güzelliği belirdi birden dimağında. İstemenin hârikûladeliği, muhteşem rayihası ve esrarengiz büyüsü.

İstemek, arzu etmek.. Onu tek nefeste beş, on ve hatta yüzlerce kulaç ileri götüren tek bir dokunuş..

Ya istemek hiç olmasaydı.. Ya istemeseydi.. İsteyemeseydi.. Rabbim ona bahşetmeseydi bu bu ilahi efsunu, tılsımı... Gizemi..




İstemek sahi, ne güzel bir his, ne halis bir duygu durumu.







Devamı gelecek..

0 comments:

Yorum Gönder