Varsayımsal Anlatı



Sonra tüm yığılmışlığını özenli bir dilekçe mushafı gibi naif  ancak müteyakkız katlayıp istifine yerleştirircesine usulca dayandığı pervaza bırakmış olsa mesela.

Bir ofis kızı tahayyül etmìş olsak ve bilincimizde arı bir nehrin mutaassıp suları gibi sabırla karışık teslimiyet çizgisinde süzülüyor olsa. Tam da bu muhayyilenin "olmaz" a saplanan noktasında bir fincan kahvesini takıp o küt parmaklarına, izon istese patron bey'fendisinden. 

Fincanı gevelerkense elinde pencereye bakınıp da, uzakları düşünse...
Çok, çok uzakları ama..

Zamandan kopsa ve mekandan. Bilinmez iklimlerin tarifsiz dekorlarında gezinse. Kaybolsa bu kayıtsız coğrafyada, boğulayazsa, düşünedursa.

Neyi mi efendim?..

Tabii ki kendi hikayesini..

Bir çeşit post-ontolojik fikir mukayeseleri... Fütüristik çıkarsamaların tutarĺık düzeylerine dair uslamlamacı aktivasyonlar ya da...

Ve dilerseniz mütemadiyen irkiliverse bir anda dışsal uyaranlardan birinin tetiklemesiyle. Ve bilirsiniz, metnine muhakim yetke uzattıkça büyüyeceğini böylesi metinlerin.

Ancak bu sefer anlatısına ehil yetke, kısa tutmak istiyor yazınını...

Ve metnin okurca da gayri ihtiyari iyiden iyiye tanınan baş kişisini merhametle karışık özdeşimsel benimsemeci hislerle ifası ile yükümlü vazifesinin başına uğurluyor.

Belki bir başka yazınında, aynı öznenin yazgısına bir nebze daha rasyonalize edilmiş olay örüntüleri katacaktır ya da katsındır da yani nezaketen.

Allah büyüktür ve kelam da kalem de O'nun (c.c) iradesine teslimdir hiç şüphesiz.

Ìşittik, itaat ve iman ediyoruz vesselam...

--
Rukiye Eglence



0 comments:

Yorum Gönder