Bahar umuttur...

İnancın, sevginin ve teslimiyetin canlanışı;

Bir nevi yeniden doğuştur.

Bahardır yüreklere ihtiyaçları olan özlem emarelerini aşılayan.

Ve bahardır yine olmazları bile bir nebze de olsa,

Olur kılıp hayat ağacından kök saldıran.

--

Yeşilin hanesi, yağmurun bahçesidir bahar.

Bereket habercisidir bir nevi...

Ve biliriz ki,

Her çiçek yeni bir baharın itaatkar ulağı

Müzmin mutaassıp habercisidir.

--

İşte,

Bundandır yüreğimizdeki bitmek tükenmek bilmeyen

İsyankar, başa buyruk bahar sevgisi.

Bundandır heyecanımız, coşkumuz, galeyanımız

Ve yine bu sebepten tüm yaptığımız, yapacağımız.

| sosyaliize ~ 11.06.2018








Not: Trol şiirdir arkadaşlar lütfen şiiri bu bağlamda okuyunuz.





Yarın inşaallah bilgisayarıma format atacağım arkadaşlar. Beğendiğim fotoğrafları arşivliyorum. Hazır fırsat bulmuşken parkta Ramazan ayının başında çektiğim özçekim fotolarını da sizlerle paylaşayım istedim.

Dövecek gibi baktığım doğrudur. Bu fotoğrafları çekerken oruçtum, yorgun ve de açtım. Evde misafir vardı ve ben eve gitmek istemiyordum. Ben de okul çıkışı parkta oturup biraz kitap okumaya karar verdim.

Gerçekten bazen sinirlendiğimde çok korkunç bir insana dönüşebiliyorum. 😨😨😨












Yazıyı sizler de taktir edersiniz ki Değerli Büyüğüm Hasan Öztürk ağabey kaleme almış.

 Arşivlenecek bir yazı olduğunu düşündüğümden burada sizlerle paylaşmak istedim. 

Soykırım, sindirme ya da asimilasyon hareketlerinin tamamı bizim için önemlidir zira. 

Hani hep diyoruz ya, "Bir Türk özgür doğar, özgür yaşar, onun özgürlüğünü elinden alacak kimseyle de ölümüne mücadele eder."

Özgürlüğünüz onuruzdur arkadaşlar, onu kim sizden isterse kesinlikle vermeyin.

Yazı şudur, buyurunuz:


_________________________________________________________

Ötekine tahammülü olmayanın dünü ile bu günü aynı

Batı’nın ana karakteri “kendi dışındakine” tahammülsüzlüğüdür. Endülüs’ü nasıl yağmaladıklarını, şehirleri nasıl yıktıklarını, engizisyonda mahkemelerinde binlerce, yüzbinlerce insanı nasıl katlettiklerini, kendilerinden olmayanları nasıl sürgün ettiklerini, onlara ait ne varsa nasıl yok ettiklerini biliyoruz.

Katoliklerle, Protestanların yıllar yıllar süren savaşlarını, bu savaşta binlercesinin, yüzbinlercesinin öldüğünü biliyoruz.

Haçlı seferleri sırasında İstanbul’u, Anadolu’yu, Kudüs’ü nasıl talan ettiklerini, yerli tebaayı nasıl katlettiklerini biliyoruz. 1’inci Balkan Savaşı’nda Müslüman tebaayı Anadolu’ya nasıl sürdüklerini, şehirlerin dokusunu nasıl değiştirdiklerini biliyoruz.

Bir şey daha biliyoruz, daha dün 2’nci Dünya Savaşı’nda birbirlerinin boğazına çöktükleri esnada, “ırklarını bozduklarına” inandıkları Yahudileri bir kez daha soykırıma tabi tuttuklarını… (İlki İspanya’da, Endülüs’ü yıkarken Müslümanlarla birlikte Yahudilere yaptıkları işkence ve sürgündür. İstanbul’daki Sefarad Yahudilerinin dedelerinin maruz kaldığıdır yani.)

21’inci yüzyılın başında yeni bir şey daha oldu. “İslam iç savaşı” yine Batı’nın maharetiyle başladı.

11 Eylül 2001’de İkiz Kuleler’in terör saldırısıyla yıkılmasından sonra Batı, İslam ile topyekun savaşa tutuştu.

Kissinger aklıdır bu. Bu akıl, “öteki” olarak gördüğü İslam’ı, Müslümanları egemen olduğu tüm coğrafyalarda “ötekileştirmek” için harekete geçti.

İslamafobi diyorlar. Yani İslam korkusu. Yok yok bunun adı İslam korkusu değil tam anlamıyla İslam düşmanlığıdır. Zira, “korku” refleksi değil verdikleri refleksler bizzat öfke, kin, nefret refleksleri.

Son olarak, Avusturya’da 7 caminin kapatılması kararı alındı. Kararı açıklayan Başbakan Sebastian Kurz, camilerde görevli 60 din görevlisi ile birlikte ailelerinin de sınır dışı edileceğini açıkladı. Gerekçe ise ilginç, “Türkiye tarafından gönderilmiş olmaları.”

Batı’da yükselen İslam düşmanlığı ve Türkiye düşmanlığının bir sebebi var elbet. Dedik ya sözün başında Batı kendisi gibi olmayana ne tahammül ediyor ne müsaade.

Tarihi boyunca “öteki” olarak gördüğünü ya yok ediyor, Endülüs gibi. Ya asimile ediyor Moriskolar gibi. Ya sürüyor Yahudi ve Müslümanlar gibi. Ya soykırıma tabi tutuyor Yahudiler ve Boşnaklar gibi.
Bugün de asimile edemediğini düşündüğü Müslümanlara ve Türklere karşı yeni bir “ötekileştirme” politikası güdüyor.

Irkçılık Avrupa’da tüm hızıyla yükseliyor. Hedeflerindeyse Müslümanlar ve Türkiye var. Aşırılar iktidara yürüyor. Avusturya’da olduğu gibi koalisyonlara giriyor ve İslam düşmanlığını devlet politikası haline getiriyorlar.

Avusturya’da olan budur.

Korkarım ki bu tür İslam karşıtlığı fiiller artarak devam edecek.

Hasan Öztürk / Yenişafak - 10.06.2018
_________________________________________________________


Karneler dağıtılırken birçoğumuzun aklından aynı şey geçiyordu aslında: "Ya bir daha göremezsek birbirimizi?.." Yalnız benden değil, çocuklar birbirlerinden de ayrılacaklardı bu karne gününde. Çünki mezun oluyorlardı. Gelecek sene 4 yıl sürecek olan ortaokul eğitimlerine başlayacaklardı. Bu sebeple biraz buruk bir sevinç yaşadığımız söylenebilir karne gününde. Ancak güzel bir tatili kesinlikle hak ettik değil mi? Zira çok çalıştık, sınavlar, testler, ödevler derken koca bir seneyi oldukça tempolu geçirdik. Velilerden naçizane ricam, çocukların yazın derslerde gerilememeleri için onları hizada tutmalarıdır. Bunun yanı sıra dini gelişimlerini ön planda tutacaklarından da bahsetti birkaç öğrencim. Hatta ikisi dini eğitimlerini sağlamlaştırabilmek adına bir yaz kursuna şimdiden başlamışlar bile. Bunu duyunca çok sevindim. Sözlerimi toparlamam gerekirse, çocukların her biriyle aramda olağanüstü güzel etkileşimlerin oldu. Hepsi çok kıymetliler benim gözümde ve onlara olan sevgim daima canlılığını korumaya devam edecek. Dilerim her şey gönüllerince olsun. Kucak dolusu sevgilerimle, Rukiye Eğlence













Bunu burada paylaşarak doğru mu yapıyorum bilmiyorum.

Dün öğretmenler odasında vaktimizin dolmasını beklerken o kadar çok sıkıldım ki, elime kalemi alıp minik harflerle (sadece kendimin anlayabileceği fontta) yazmaya başladım.

Kendisi karşımda, yaklaşık 150-160 cm ötemde oturuyordu. O davudi, davetkar sesi arkadaşlarını (ve beni de tabii ki) dostluğa, paylaşıma, sevgiye ve umuda çağırıyordu.

Uzun yazamayacağım.

O grubunun yıldızı idi. Ve seneye de ışığının kuvvetiyle etrafındaki çocuk yetişkin herkesi aydınlatacağına eminim.

Umarım hep mutlu olur, hep iyilerle karşılaşır.

Ve olur da blogumu ziyaret ederse (sosyoloji okuduğumu nereden duyduysa öğrenmiş. Yani bloguma arada göz atıyor olabilir), yazımda kendinden bahsettiğimi anlarsa umarım onu incitmiş olmam.

Ama o kadar sevimli bir kadın ki, bu enerjisine tepkisiz kalamadım.

Her neyse, ona, ailesine ve iş arkadaşlarına topyekûn mutluluklar diliyorum.






Sosyoloji'den mezun oldum arkadaşlar. Gerçekten çok mutluyum. Öyle ki, inanın Bilgisayar Öğrtm. mezun olduğumu öğrendiğimde bile böyle çok sevinmemiştim.

Çünki ben buraya aidim. Ben sosyoloji'ye içtima ilimine aidim.

Toplumbilimsel analiz yetkesine ve sosyal bilimler akademik alanına ta en başından beri daha yakın görüyorum kendimi.

Kısmetse hemen gelecek sene yüksek lisansa başlarım diye düşünüyorum. Hayırlısı.

Bu arada

Çok da kendimizi kaybetmemek lazım değil mi?

Bu müjdenin Allah'tan geldiğini bilip kulluk bilinci içinde şükür ve teslimiyet ruhunu elden bırakmamak lazım.

Hamd olsun Rabbimize. 😊


Kısmetse bu hafta yeni bir website işine başlıyorum arkadaşlar. Sitenin taslağını aşağıdaki adres üzerinden yapılandıracağım.

Bir de nasıl derler, "wish me luck guyz cos i need that so big much."

Ajitasyona gerek yok, birazcık dua etseniz yeterlidir. Biliyorsunuz söz konusu yazılım olunca müellifiniz bendeniz çok geriliyorum. 

😩😩😩

Sitenin taslağı şudur:

http://techan.atwebpages.com/

Rukiye Eğlence


Merhaba arkadaşlar, bu yazımda NPP diye de bilinen Notepad++ programına FTP eklentisi yüklemeyi anlatacağım.

[NPP FTP] diye de bildiğimiz bu mucize eklenti ile, klasik FTP programlarında bin bir zahmetle yaptığımız editlenecek dosyayı indir, düzenle, kontrol et, geri upload et.... külfetindeki işlerin tamamını tek dokunuşla yapabilmekteyiz.

Bu sebeple web app geliştiricilerinin sıklıkla tercih ettiği bir arayüzdür.

Gelelim Notepad++'a FTP eklentisi entegrayonuna.

Bunun için iki yöntem var:

1. Notepad Programını açıp, üstteki menü çubuğundan [Settings] » [İmport] » [Plugins] yolunu kullanabilirsiniz.

2. İndirdiğiniz FTP eklentisini daha hard-core yöntem olan, kopyala - yapıştır yolu ile, direkt C dizinindeki Notepad++ 'in içine, Plugins dizinine atabilirsiniz. Plugins klasörünü açtığınızda başka dll kardeşlerin de yan yana oturduklarını göreceksiniz. Tek yapmanız gereken, işte,  [NppFTP.dll] isimli elemanı oturan diğer kardeşlerinin yanına bir yere iliştirmek olacaktır.

Yani şu;
 [C] » [Program Files] » [Notepad++] » [Plugins] » [Yapıştır/Paste]

Ben ikinci yöntemle yükledim. Bu geliştiricinin tamamen tercihine kalmış bir durumdur.

Yalnızca, işletim sisteminiz atıyorum, 64 bit ise, NPP programını ve FTP eklentisini de 64bit olarak indirmeniz gerektiğini unutmayınız. Aksi halde program patlayacaktır.

Bu şekilde arkadaşlar. Umarım anlaşılır bir şekilde anlatabilmişimdir.

Deneyecek arkadaşlara şimdiden kolaylıklar diliyorum. 👍👍👍

Rukiye Eğlence